"We need the support of various religious communities to ensure that this message reaches the Jewish and Christian communities. Specifically, we request:
Writing petitions and letters to support the application.
Raising awareness within your community and through social media.
Participating in lobbying activities to facilitate the application process at the European Court of Human Rights."
US Supreme Court PTT Cargo number: RR387069603
European Court of Human Rights PTT Cargo number: RR426344344
Turkish Constitutional Court PTT Cargo number: RR07729441473
Turkish Public Prosecutor's Office report number: 2023/19377"
Kur’an 640 sayfa 114 Sure karışık sıralama ile listenmiş.Sürekli farklı konudan farklı konuya geçiyor.Bilgisayarı koysanız anlama ihtimali yok,son 10-12 yılda Kur'an'ı en az 20 defa kendi dilimde Türkçe baştan sona okudum, cüz,cüz.. Araplar bu karışık sıra ile okumayı , bizde anlamadan , arapça bu karışık sıra ile okumayı doğru kabul ediyoruz. En az 20 defa okumanın ardından ayetleri konu başlıklarına göre bir araya getirerek ve tarihsel yaşanmışlık sırasına göre listelemeye çalıştım.
İçerisinde yazan bilgiler bize bugüne kadar anlatılmış olanların tam tersi.Üzgünüm ama hepimizi kandırmışlar.
Biz Hz. Muhammed’in dini biliyoruz;Kur’an’a göre Hz. İbrahim’in dini
Biz Tek ve son doğru kitap Kur’an , diğerli değişmiş zannediyoruz , Kur’an’a göre İsrailoğulları Tevrat ile Hristiyanlar İncil ile hükümlerini vermek zorunda
Biz anlamadan okumakta dinlemekte sevap biliyoruz, Kur’an’a göre , Anlamadan ayeti taşıyan eşeğin sırtında kitap taşıma ile eşdeğer.
Kısaca ;Hz. Muhammed , Yahudi,Hristiyan ve Putperst Arapları Hz. İbrahim’in dinine davet eden Peygamber.
Kabedeki putperestin Kabeden atılması için yapılan savaş cihad. Onun haricinde Peygambere düşen sadece Tebliğ .
Ben durumu Kabe’ye,Kudüs’e,Filistin’e ve Vatikan’a daki Din Görelilerine ve Türkiye’de ki ilgili Cami,Kilise,Sinegog ve Büyükelçiliklerine gerek dijital gerekse posta yoluyla ulaştırmaya çalıştım ve bu konu uluslar arası bir mahkemede anadili arapça olan inanaların, ana dili bizim gibi arapça olmayan inanaların ,Yahudilerin ve Hristiyanların yetkili Din ve Devlet adamları tarafından sahip çıkılması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum.
Aşağıda paylaştığım ayetleri sırası ile Kudüs’te ,Farz namazında imalarımıza sesli olarak okutabilirsek Mescidi Aksa’da 1 Vakit namazında huzur gelebilir .Kuran, Arap toplumuna, İsrailoğulları'na, Hristiyan toplumlarına ve Cin toplumuna tebliğ için indirilmiş olsa da, kimse tebliğin ne olduğunun farkında değil.
Tüm ayetleri içeriklerine göre sıralamaya çalıştım, tarih sırasına göre sıraladım ve 4 bölüm halinde açıklamaya çalıştım.En kısa özetini aşağıda paylaşıyorum.
Cuma namazında tüm dünyadaki İmamlarımızın , Hutbede durumu açıklayan bir konuşma yapıp
, namazda Kur’an’ın şu ayetlerini Arapça sesli ve peşine bulunduğu ülkenin
lisanı ile namazları kıldırmaları ,Kudüste barışı getirebilir.Çünkü Arapta ,Yahudide bu
bilgide değiller.(Sadece arapça okutsan bile , Araplar gelip bize mealiyle okumamız gerektiğini söyleyecektir.)
1.Rekatta kısaca,sadece ayet ile;
Islamiyetin ,Hz. İbrahim’i dini olduğunu ve bunun
Allah’ın Hz. Muhammed’e vahyi olduğu,(Doğrudan Vahiy ayeti), Hz. Muhammed’in de
Hz. İbrahim’in dini bana Rabbimin emridir dediği ayeti,Peşine ilk tebliğin
İsrailoğullarına ve Sonra Hristiyanlara yapıdığını,Ehli kitaba Yapılan
Tebliğinde,Meryem Oğlu İsa konusunda ayrılığa düştüğünüz konuya açıklamak için
gelen ayetler ile Ehli Kitap hükmünü Kendi Kitaplarından vermesi gerektiğini
belirterek davet eden ayletleri sıralamaya çalıştım.
2.Rekatta kısaca,sadece ayet ile; Kitap verilmeyen , farklı Irk ve Renkler için gelen ayetleri ve Cin Toplumu
için gelen ayetleri ile Herkesin Hz. İbrahim’in dinine; Her kulun secde ve rukusunun
sadece Alemlerin Rabbine yapılan çağrı (Tebliğ Ayetleri) ayetlerini sıraladım ve son
kısmınada neden anlayarak okumamız gerektiğini yazılan ayetleri kısaca eklemeye
çalıştım ,
ayetlerin tarihsel sıralaması ve doğruluğunun kontrol edilmesini , mümkünse tüm
dünyada 1 vakit namazında uygulatılması yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırabilir.
ne dünyanın parasına, ne ekonomik gücüne ihtiyacımız olmadan, tüm
dünyada aşağıdakiler olabilir,
• Alemlerin Rabbi Yüce Allah’ın bize emaneti , Hz. Muhammed’in Hz. İbrahim'in dinine ,Her kulun secde ve rukusunun sadece Allemlerin Rabbine yapılmasının Tebliği, 7/24
ahiret gününe kadar devam eder.
• Kudüse barış gelir.Peşine Tüm dünyaya.
• Yanlış anlaşılmalar ortadan kalkar.
• Okuma bilen , bilmeyen , sadece arapçaya saygı gösteren, az bilen , hiç
bilmeyen 1 vakit namazında dinini öğrenir.
• Ana dili arapça olmayan Huşu ile ne dediğini bilerek namaz kılar.
• Samimiyetsizler ortaya çıkar.
• Bir daha aynı cahilliğe düşmeyiz.
• Sadece ;Allah’ın ayetini bu sıralama ile veya bu çözümleri anlatan
diğer ayetler ile bu sorunlar çözülebilir.
De ki: “İster Allah diyerek, ister Rahmân diyerek yakarın; hangisiyle yakarsanız olur, çünkü bütün güzel isimler O’na mahsustur.” Namazında niyazında sesini fazla yükseltme, fazla da kısma, ikisinin arasında bir yol tut.(İsrâ 110 )
Ey Nûh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Bilesiniz ki Nûh çok şükreden bir kul idi.(İsrâ 3 )
Kuşkusuz İbrâhim Nûh’un yolunu izleyenlerdendi.( Sâffât 83 )
Biz daha önce İbrâhim’e doğru düşünme yeteneği vermiştik. Biz onu biliyorduk.
O, babasına ve kavmine, “Şu kendilerine tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor?” diye sormuştu.
Onlar da “Atalarımızı bunlara tapar bulduk” diye cevap vermişlerdi.
İbrâhim, “Doğrusu siz de atalarınız da açık bir sapkınlık içindesiniz” dedi..( Enbiyâ 51-54)
Putperestler, “Eğer bir şey yapacaksanız, yakın onu ve böylece tanrılarınıza yardım edin!” dediler.
Biz de, “Ey ateş” dedik, “İbrâhim’e serin ve zararsız ol!”( Enbiyâ 68-69)
Çünkü Rabbi ona(İbrahim'e), “Bana teslim ol!” buyurmuş; o da, “Âlemlerin rabbine teslim oldum.” demişti.( Bakara 131 )
Vaktiyle rabbi İbrâhim’i bazı sözlerle sınayıp da İbrâhim onları eksiksiz yerine getirince, “Ben seni insanlara önder yapacağım” buyurmuştu. İbrâhim, “soyumdan da” deyince rabbi, “Vaadim zalimleri kapsamaz” buyurdu.
O zaman biz o evi insanların gidip gelip ziyaret edecekleri bir makam ve bir güvenlik yeri yaptık. Siz de İbrâhim’in makamından kendinize namaz kılacak bir yer edinin. İbrâhim ve İsmâil’e de, “Tavaf edecekler için, kendini ibadete verecekler, rükû ve secde edecekler için evimi temiz tutun” diye talimat verdik.
İbrâhim, “Rabbim! Burayı güvenli bir şehir yap, halkından Allah’a ve âhiret gününe inananları da çeşitli ürünlerle rızıklandır” diye dua etmişti. Allah buyurdu ki: “İnkâr edene de az bir süre dünya nimetleri veririm, ama sonunda onu cehennemin azabına sürerim. O ne kötü bir sondur!”
İbrâhim İsmâil’le birlikte o evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyordu: “Ey rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.
Ey rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.
Soyumuzdan, onlara senin âyetlerini okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları arındıracak bir elçi çıkar rabbimiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi.”( Bakara 124-129 )
İbrâhim’i Beytullah’ın bulunduğu yere yerleştirdiğimizde de şöyle demiştik: “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükûa ve secdeye varanlar için evimi tertemiz tut.”( Hac 26 )
İnsanlara hac ibadetini duyur; gerek yaya olarak gerekse yorgun argın develer üzerinde uzak yollardan gelerek sana ulaşsınlar.( Hac 27 )
Böylece kendileri için faydalı olan şeyleri açık seçik görsünler ve Allah’ın onlara rızık olarak verdiği, belirlenen günlerde kesecekleri kurbanlık hayvanlar üzerine O’nun adını ansınlar. Artık onlardan hem kendiniz yiyin hem sıkıntı içindeki yoksulları doyurun.( Hac 28 )
Sonra kalan hac fiillerini tamamlayıp temizlensinler, adaklarını yerine getirsinler ve o kadîm evi (Kâbe) tavaf etsinler.”( Hac 29 )
İbrâhim’e İshak’ı ve üstüne bir de armağan olarak Ya‘kūb’u lütfettik; her birinin sâlih insan olmasını sağladık.( Enbiyâ 72 )
İbrâhim de bu dini oğullarına vasiyet etti, Ya‘kūb da. “Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçti; öyleyse yalnız O’na teslim olmuş müminler olarak can verin!” (dediler).( Bakara ﴾132 )
Yoksa Ya‘kūb son nefesini verirken siz orada mıydınız? O sırada Ya‘kūb oğullarına, “Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?” demiş; onlar da “Senin, ataların İbrâhim, İsmâil ve İshak’ın ilâhı olan tek Tanrı’ya kulluk edeceğiz; biz sadece O’na teslim olduk.” demişlerdi.( Bakara 133 )
Kuşkusuz İbrâhim, bir tevhid önderi olarak Allah’a gönülden itaat eden iyilik rehberiydi, müşriklerden de değildi.( Nahl 120 )
Allah’ın nimetlerine şükrederdi; Allah onu seçkin kılmış, doğru yola yöneltmişti.( Nahl 121 )
Biz İbrâhim’e bu dünyada iyilik verdik; kuşkusuz o, âhirette de sâlihlerden olacaktır.( Nahl 122 )
Sonra sana(Muhammed'e), “Tevhid önderi olan ve putperestler arasında yer almamış bulunan İbrâhim’in dinine uy!” diye vahyettik.( Nahl 123 )
De ki(Muhammed): “Şüphesiz rabbim beni doğru yola, sapasağlam bir dine, Allah’ı bir bilen İbrâhim’in dinine iletti.” O, ortak koşanlardan değildi.( En'am 161 )
De ki(Muhammed): “Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.”( En'am 162 )
O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben (hak dine) teslim olanların ilkiyim.( En'am 163 )
“Biz Allah’a ve bize indirilene; kezâ İbrâhim, İsmâil, İshak, Ya‘kūb ve torunlarına indirilenlere; yine Mûsâ ve Îsâ’ya verilenlere ve bütün peygamberlere Alemlerin Rabbi tarafından gönderilenlere inandık. Onlar arasında ayırım yapmayız; biz O’na teslim olmuşuzdur.” deyin.( Bakara 136 )
2.Bölüm ;İsrailoğulları'na Tebliğ
Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah hakkıyla işitmekte ve bilmektedir.( Ali-İmran 33-34 )
Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve İbrâhim’e, İsmâil’e, İshak’a, Ya‘kūb’a, torunlara, Îsâ’ya, Eyyûb’a, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a vahyettik. Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.( Nisa 163 )
Bir kısım peygamberleri sana(Muhammed'e) daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah, Mûsâ ile gerçekten konuştu.( Nisa 164 )
Andolsun zikirden sonra Zebûr’da da, “Yeryüzü iyi kullarıma kalacaktır” diye yazmıştık.( Enbiyâ 105 )
Ey İsrâiloğulları! Geçmişte size verdiğim nimetimi ve sizi diğer topluluklara üstün kıldığımı hatırlayın.
Öyle bir günden korkun ki, o gün kimse başkası için bir şey ödeyemez; hiç kimsenin yerine başkası kabul edilmez, kimseye şefaat fayda vermez, onlara asla yardım da yapılmaz. Bakara ﴾122-123﴿
Kendilerini Allah’a vermiş olan peygamberlerin ve -Allah’ın kitabını korumaları kendilerinden istendiği için- rablerine teslim olmuş zâhidlerin, bilginlerin yahudiler arasında kendisiyle hükmettikleri, içinde hidayet ve nur bulunan Tevrat’ı elbette biz indirdik. Hepsi onun (hak olduğunun) şahitleri idi. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun da âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.( Maide 44 )
Tevrat’ta İsrâiloğullarına, “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalarda da kısas vardır. Kim kısası bağışlarsa bu kendisi için bir kefâret olur. Ve her kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir” diye yazdık.( Maide 45 )
Ardından o peygamberlerin yolu üzere, kendinden önce gelmiş olan Tevrat’ı tasdik edici olarak Meryem oğlu Îsâ’yı gönderdik. Ona da içinde hidayet ve nur bulunan, kendinden önce gelmiş olan Tevrat’ı tasdik edici, takvâ sahipleri için bir yol gösterici ve bir öğüt olarak İncil’i verdik.( Maide 46 )
İncil’e tâbi olanlar da Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıkların kendileridir.( Maide 47 )
(Resulüm!) Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları denetleyici olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.( Maide 48 )
Allah’ın peygamberleri toplayıp da onlara “Size ne cevap verildi?” diye soracağı gün onlar “Bizim bir bilgimiz yok. Bütün gizlileri tam olarak bilen yalnız Sensin.” diyecekler.( Maide 109 )
İşte o zaman Allah şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsâ! Sana ve annene lütfettiğim nimetleri hatırla! Seni Rûhulkudüs’le (Cebrâil) desteklemiştim de hem beşikte iken hem de yetişkin halinde insanlarla konuşuyordun. Sana yazmayı, hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde bir şey yapıp ona üflüyordun ve benim iznimle derhal kuş oluyordu. Benim iznimle körü ve cüzzamlıyı iyileştiriyordun. Yine benim iznimle ölüleri diriltiyordun. Onlara açık kanıtlar getirdiğin zaman buna karşı içlerinden inkâr edenler ‘Bu düpedüz bir büyü!’ dediklerinde İsrâiloğullarının sana zarar vermelerini önlemiştim.( Maide 110 )
Havârilere “Bana ve peygamberime iman edin.” diye ilham ettiğimde onlar “İman ettik, şahit ol ki bizler yürekten teslimiyet içindeyiz.” demişlerdi.( Maide 111 )
Havâriler “Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: “Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun.”( Maide 112 )
Onlar “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz güvenle dolsun, bize doğru söylediğini bilelim ve buna tanık olalım.” dediler.( Maide 113 )
Meryem oğlu Îsâ şöyle yalvardı: “Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten öyle bir sofra indir ki, ilk gelenimizden son gelenimize kadar bizler için bir şölen ve senden bir işaret olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın.( Maide 114 )
Allah da şöyle buyurdu: “Onu size mutlaka indireceğim; fakat bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, varlıklar âleminde hiç kimseye etmediğim azabı ona edeceğim.”( Maide 115 )
Allah, “Ey Meryem oğlu Îsâ! İnsanlara sen mi ‘Allah’ın dışında beni ve annemi birer tanrı kabul edin.’ dedin?” buyurduğu zaman o şu cevabı verir: “Hâşâ! Seni tenzih ederim. Hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim şüphesiz Sen onu bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, ama ben Senin zâtında olanı bilmem. Gizlileri tam olarak bilen yalnız Sensin.”( Maide 116 )
“Ben onlara ancak senin bana emrettiklerini söyledim; ‘Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onların yaptıklarına tanık idim. Fakat sen beni vefat ettirdikten sonra onların halini bilip gören sadece sensin. Sen her şeye şahitsin.( Maide 117 )
Şayet onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları affedersen, hiç kuşku yok sen hem izzet hem hikmet sahibisin.”( Maide 118 )
Allah şöyle buyurur: “Bugün doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlar için, ebedî kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan hoşnuttur, onlar da O’nun rızasını kazanmaktan ötürü mutludurlar. İşte büyük kurtuluş budur.( Maide 119 )
Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin hükümranlığı Allah’a aittir. O her şeye kādirdir.”( Maide 120 )
Allah’ın kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik vermesinden sonra hiçbir insanın kalkıp insanlara “Allah’ı bırakıp bana kul olun!” demesi düşünülemez. Aksine “Öğretmekte olduğunuz kitap ve yapmakta olduğunuz incelemeler gereğince rabbin halis kulları olun!” der.( Ali-İmran 79 )
Ve o peygamberin size melekleri ve peygamberleri rab edinmenizi emretmesi de (düşünülemez). Müslüman olmanızdan sonra size inkârcılığı emreder mi hiç?( Ali-İmran 80 )
Allah peygamberlerden, “Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekini tasdik eden bir elçi size geldiğinde ona mutlaka inanacak ve yardım edeceksiniz.” diyerek söz almış, “Kabul ettiniz mi ve bu ahdimi üstlendiniz mi?” dediğinde “Kabul ettik!” cevabını vermişler; bunun üzerine “O halde şahit olunuz, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim.” buyurmuştu.( Ali-İmran 81 )
İsrâiloğulları! Size verdiğim nimetimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki ben de size vaad ettiklerimi vereyim. Asıl bana itaatsizlikten sakının.
Elinizdekini (Tevrat) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur’an) iman edin; sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılığa satmayın. Yalnız benden korkun.
Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.
Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.
Sizler kitabı okuduğunuz halde insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?
Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz bunlar, Allah’a huşû ile boyun eğenlerden başkasına ağır gelir.
Onlar kesinlikle rablerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini bilen kimselerdir.
Ey İsrâiloğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi diğer topluluklara üstün kıldığımı hatırlayın.
Öyle bir günden korkun ki, o gün kimse başkası için bir şey ödeyemez; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, hiçbir kimsenin yerine başkası kabul edilmez; onlara asla yardım da yapılmaz.
Hatırlayın ki sizi Firavun’un adamlarından kurtardık. Onlar size işkencenin en kötüsünü revâ görüyorlar, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlar, kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bu size reva görülenlerde rabbinizden büyük bir imtihan vardı.
Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık, sizi kurtardık; Firavun’un adamlarını da gözünüzün önünde denizde boğduk.
Mûsâ’ya kırk gece için söz vermiştik. Mûsâ gittikten sonra siz, haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz.
Bundan sonra da (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik.
Doğru yolu bulasınız diye Mûsâ’ya kitabı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri vermiştik.
Mûsâ kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Şüphesiz siz buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Onun için yaratanınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün. Öyle yapmanız yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir; böylece Allah tövbenizi kabul etmiş olur. Çünkü acıyıp tövbeleri kabul eden ancak O’dur”.
Bir zamanlar, “Ey Mûsâ! Allah’ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayız” demiştiniz de bakıp dururken hemen sizi yıldırım çarpmıştı.
Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz.
Ve sizi bulutlarla gölgeledik; size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik; “Verdiğimiz güzel nimetlerden yiyin” (dedik). Gerçekte onlar bize değil, kendilerine kötülük ediyorlardı.
Demiştik ki: “Şu şehre girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yiyip için, kapıdan eğilerek girin ve af dileyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyi davrananlara fazlasıyla vereceğiz.”
Fakat zalimler kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler. Bunun üzerine, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik.
Bir zamanlar Mûsâ kavmi için su istemiş, biz de ona, “Asânı taşa vur!” demiştik. Bunun üzerine taştan on iki göze fışkırdı. Her topluluk kendi içeceği yeri bildi. “Allah’ın rızkından yiyin için; yeryüzünde fitne fesat çıkarmayın” (dedik).
Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “İyiyi kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarûrete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bütün bunlar da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu.
Şüphesiz, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbiîler’den de Allah’a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler. Bakara ﴾40-62﴿
3.Bölüm ;Hristiyanlar'a Tebliğ,
Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah hakkıyla işitmekte ve bilmektedir.
Bir zamanlar İmrân’ın karısı şöyle demişti: “Rabbim! Karnımdakini kayıtsız şartsız sana adadım, benden kabul buyur; kuşkusuz sensin her şeyi işiten, her şeyi bilen.”
Onu doğurunca dedi ki: “Rabbim! Onu kız doğurdum. -Oysa Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilmektedir- erkek de kız gibi değildir. Ben onun adını Meryem koydum, işte ben onu ve soyunu kovulmuş şeytana karşı senin korumana bırakıyorum.”
Bunun üzerine rabbi ona hüsnükabul gösterdi ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriyyâ’yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriyyâ onun bulunduğu yere, mâbeddeki odaya her girdiğinde yanında (yeni) bir rızık bulur ve “Ey Meryem! Bu sana nereden?” diye sorar, o da “Allah tarafından” cevabını verirdi. Kuşkusuz Allah dilediğine sayısız rızık verir.
Orada Zekeriyyâ rabbine dua edip dedi ki: “Rabbim! Bana tarafından temiz bir nesil ihsan eyle! Kuşkusuz sen duayı işitmektesin.”
O mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler: “Allah’ın bir kelimesini (Hz. İsâ’yı) tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlih kullardan bir peygamber olarak Yahyâ’yı Allah sana müjdeliyor.
Zekeriyyâ ise şöyle dedi: “Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çattığı, üstelik karım da kısır olduğu halde benim nasıl oğlum olabilir?” Buyurdu ki: “İşte böyle; Allah dilediğini yapar.”
“Rabbim, dedi, bana bir alâmet göster.” Şöyle buyurdu: “Senin için alâmet insanlara üç gün ancak işaretle konuşmandır. Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.”
Melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz kıldı ve seni bütün dünyadaki kadınlara üstün eyledi.
Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, huzurunda eğilenlerle beraber sen de eğil.”
Bunlar sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem’i himayesine alacak diye kura çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar tartışırken de sen yanlarında değildin.
Melekler demişti ki: “Ey Meryem! Allah seni kendisinden bir kelime ile müjdeliyor. Adı Meryem oğlu Îsâ Mesîh’tir, dünyada da âhirette de itibarlı ve (Allah’a) yakın kılınanlardandır.
O hem beşikte iken hem de yetişkin halinde insanlarla konuşacak ve sâlih kişilerden olacak.”
Dedi ki: “Rabbim! Bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur?” Allah buyurdu: “İşte öyle, Allah dilediğini yaratır, bir işin olmasını istedi mi ona sadece ‘ol!’ der, o da oluverir.”
Rabbin ona yazmayı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.
Onu İsrâiloğulları’na elçi olarak gönderecek ve o şöyle diyecek: “Kuşkuya yer yok, işte size rabbinizden bir mûcize ile geldim; size çamurdan kuş biçiminde bir şey yapar ona üflerim, Allah’ın izni ile derhal kuş oluverir; yine Allah’ın izniyle körü ve cüzzamlıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim; ayrıca evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz elbette bunda sizin için bir ibret vardır.
Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınmış olanların bir kısmının sizin için helâl olduğunu bildireyim diye gönderildim ve size rabbimden bir mûcize getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
Kuşkusuz Allah benim de rabbimdir, sizin de rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin, işte doğru olan yol budur.”
﴿ Îsâ onlardaki inkârcılığı sezince, “Allah’a giden yolda bana yardımcı olacaklar kimlerdir?” diye sordu. Havâriler cevap verdiler: “Biz Allah için yardımcılarız; Allah’a inandık, şahit ol ki bizler Müslümanlarız.”
Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve peygambere tâbi olduk; artık bizi şahitlerle beraber yaz.”
(Onlar) tuzak kurdular, Allah da onların tuzaklarını bozdu. Evet, Allah en iyi tuzak bozucudur.
Allah buyurmuştu ki: “Ey Îsâ! Ben seni vefat ettireceğim, seni katıma yükselteceğim, seni o inkârcılardan arındıracağım ve sana tâbi olanları kıyamet gününe kadar inkâr edenlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte, ayrılığa düşüp durduğunuz hususlarda aranızda hükmü o zaman ben vereceğim.”
“İnkâr edenleri dünyada da âhirette de şiddetli bir azaba çarptıracağım; onların hiç yardımcıları da olmayacak.”
İman edip dünya ve âhirete faydalı işler yapanlara gelince, Allah onlara mükâfatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.
İşte bu sana okuduğumuz apaçık delillerdir, hikmet dolu sözlerdir.
Allah nezdinde Îsâ’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan var etti; sonra ona “ol” dedi ve oluverdi.
Gerçek, rabbinden gelendir. Öyle ise kuşkulananlardan olma.
Sana gelen bu bilgiden sonra her kim bu konuda seninle tartışmaya kalkışırsa, de ki: “Gelin, çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da Allah’ın lâneti yalancıların üzerine olsun diye dua edelim.”
İşte bunlar gerçek haberlerdir. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Muhakkak ki Allah, evet O, mutlak güç ve hikmet sahibidir. Ali-İmran﴾33-62﴿
Ey Ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Îsâ Mesîh ancak Allah’ın elçisidir, Allah’ın Meryem’e ulaştırdığı kelimesidir ve O’ndan bir ruhtur. Şu halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Tanrı) üçtür.” demeyin, bundan vazgeçin; hakkınızda hayırlı olan budur. Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Güvenmek ve dayanmak için Allah yeter.( Nisa 171 )
Ne Mesîh Allah’ın bir kulu olmaktan geri durur ne de yakın melekler. Büyüklenerek O’na kulluktan geri duranların hepsini Allah, yakında huzuruna toplayacaktır.( Nisa 172 )
Ey Ehl-i kitap! Resulümüz kitapta bulunup da gizlemekte olduğunuz birçok şeyi size açıklamak üzere geldi; birçoğunu da açığa vurmuyor. Şüphe yok ki size Allah’tan bir ışık, apaçık bir kitap geldi.( Maide 15 )
Allah, kendisinin izniyle rızasını arayanları o kitapla kurtuluş yollarına erdirir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları dosdoğru bir yola iletir.( Maide 16 )
Ey Ehl-i kitap! “Bize ne bir müjdeleyici ne de bir uyarıcı geldi.” demeyesiniz diye peygamberlerin arası kesildiği bir dönemde size gerçekleri açıklamak üzere elçimiz gelmişti. İşte size müjdeleyici de uyarıcı da geldi. Allah her şeye kādirdir.( Maide 19 )
İçlerinden haksızlığa sapanlar dışında Ehl-i Kitap’la mücadelenizi sadece en güzel yolla sürdürün ve deyin ki: “Bize indirilene de size indirilene de inandık. Bizim tanrımız da sizin tanrınız da birdir. Biz O’na teslim olmuşuzdur.”( Ankebût 46 )
İşte biz kitabı sana böyle indiriyoruz. Kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ederler, şunlardan da (müşrikler) ona inananlar var. Âyetlerimizi kâfirlerden başkası inkâr etmez.( Ankebût 47 )
İşte kitap; onda asla şüphe yoktur. O, günahtan sakınanlar için bir rehberdir.(Onlar) gayba iman ederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiklerimizden hayra harcarlar;( Bakara 2)
(Onlar) gayba iman ederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiklerimizden hayra harcarlar;( Bakara 3 )
Sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler ve âhirete de onlar kesin olarak inanırlar.( Bakara 4 )
4.Bölüm ;Hz. İbrahim'in Dinine ÇAĞRI, THE MESSAGE,
Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istivâ eden O’dur. Toprağa giren ve ondan çıkan, gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.( Hadîd 4 )
Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır.( Rûm 21 )
O’nun kanıtlarından biri de, gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olmasıdır. Kuşkusuz bunda bilenler için ibretler vardır.( Rûm 22 )
Allah’tan başkasına tapanlara kötü söz söylemeyin; sonra onlar da bilmeden, taşkınlık yaparak Allah hakkında kötü sözler söylerler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini çekici gösterdik. Sonunda dönüşleri rablerinedir. Artık O, ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir.( En'am 108 )
Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.( Zâriyât 56 )
Onlardan bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istiyor değilim.( Zâriyât 57 )
Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca Allah’tır.( Zâriyât 58 )
O, insanı ateşte pişirilmiş toprak kaplar gibi kurutulmuş çamurdan yarattı.( Rahmân 14 )
Cinleri de yalın ateşten yarattı.( Rahmân 15 )
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?( Rahmân 16 )
De ki: Cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle söyledikleri bana vahyolundu: “Biz, doğru yolu gösteren harika bir okuma dinledik ve ona iman ettik. Artık kesinlikle rabbimize kimseyi ortak koşmayacağız.( Cin 1-2 )
Şu muhakkak ki Rabbimizin şanı çok yücedir; O, ne bir eş edinmiştir ne de çocuk.( Cin 3 )
Demek aramızdaki beyinsiz, Allah hakkında ipe sapa gelmez şeyler söylüyormuş.( Cin 4 )
Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla gerçek dışı şeyler söylemeyeceklerini sanırdık.( Cin 5 )
Bir zamanlar cin topluluğundan bir grubu, Kur’an’ı dinlemek üzere sana doğru yönlendirmiştik. Yanına geldiklerinde “Susup dinleyin!” dediler, okuma sona erince de uyarıcılar olarak kendi topluluklarına döndüler.( Ahkâf 29 )
“Ey halkımız! dediler, “Biz Mûsâ’dan sonra indirilmiş, kendinden öncekileri onaylayan, gerçeğe ve doğru yola kılavuzluk eden bir kitap dinledik.( Ahkâf 30 )
Ey halkımız! Allah’ın davetçisine uyun ve ona iman edin ki, Allah günahlarınızı bağışlasın ve sizi acılı azaptan korusun.”( Ahkâf 31 )
Artık bundan sonra kim Allah hakkında yalan uydurursa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.( Ali-İmran 94 )
De ki: “Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, Hanîf olan İbrâhim’in dinine uyunuz. O müşriklerden değildi.”( Ali-İmran 95 )
Gerçek şu ki, insanlar için yapılmış olan ilk ev, âlemlere bir hidayet ve bir bereket kaynağı olan Mekke’deki evdir.( Ali-İmran 96 )
Orada apaçık deliller, İbrâhim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir.( Ali-İmran 97 )
Ey iman edenler! Rükû edin, secdeye kapanın, rabbinize ibadet edin, dünya ve âhiret için faydalı işler yapın ki kurtuluşa eresiniz.( Hac 77 )
Allah yolunda, gerektiği gibi cihad edin. Sizi O seçti ve size din konusunda hiçbir güçlük yüklemedi; ceddiniz İbrâhim’in dininde olduğu gibi. O size hem daha önce hem de bu Kur’an’da “müslümanlar” adını verdi ki peygamber size şahitlik etsin, siz de insanlara şahitlik edesiniz. Haydi namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı bağlanın. Sizin mevlânız O’dur. O ne güzel mevlâdır ve ne iyi yardımcıdır.( Hac 78 )
Anlayabilesiniz diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.( Yûsuf 2 )
Şayet biz onu yabancı dilde okunan bir kitap olarak indirseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi: “Âyetlerinin açık seçik anlaşılır olması gerekmez miydi? Bir Arap’a yabancı dilden bir kitap, öyle mi!” De ki: “O, inananlar için bir rehber ve şifadır; inanmayanlara gelince onların kulaklarında bir sağırlık vardır, Kur’an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara çok uzaktan sesleniliyor.”( Fussilet 44 )
İstisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açık açık anlatsın; bundan sonra Allah dilediğini sapkınlık içerisinde bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. O, güçlüdür, hikmet sahibidir.( İbrâhîm 4 )
Duymadıkları halde “duyduk” diyenler gibi de olmayın.( Enfâl 21 )
Allah katında canlıların en aşağı derecede olanları, sağır, dilsiz ve düşünemez olanlarıdır.( Enfâl 22 )
Bu (Kur’an), Ümmülkurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz, kendisinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını kılmaya hakkıyla devam ederler.( En'am 92 )
Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.( Bakara 255 )
Yukarıdaki ayetler sadece küçük bir özet. 1000'den fazla ayet sıralayabilirim, Yukarıda da belirttiğim gibi Ne Yahudiler, ne Hristiyanlar ne de şimdiki Müslümanlar farkında değil.
Sizler Üniversitelerimizde ki Öğretim görevlilerimizsiniz.Sizler sahip çıkmaz iseniz kimse sahip çıkmaz.Filistine,Kudüs'e,Mescidi Aksaya 1 vakit namazında huzur gelir. Ne Araplar dininin bu olduğunun farkında ne de Yahudiler İslamiyetin bu olduğunun. Her iki gurupta aynı İlaha iman edip , aynı İlahtan yardım istiyor ve ikisinde Allah için savunma mücadelesi veriyor.
Her inananın neye inandığını bilmeye hakkı var.Mescidi Aksa & Kabe & Tüm Dünya bir vakit namazında veya bir Cuma namazında iyileşebilir.
Çözüm Önerisi
Tek yapılması gereken ayetlerin, numaralarının ve tarihsel zaman sırasının doğruluğunun kontrol edilmesi ve farz namazlarında Haham/Rahip/İmamların üstte yazılan ayetleri sesli okumasını sağlanması olacaktır,
En basit çözüm Kuran'da yazılanları insanlara öğretmektir.Müslümanlar günde 5 vakit namaz kılar. İmamlar namazda yüksek sesle âyetler okurlar ve bu esnada insanlar imamları dinlerler. Eğer yardım edebilirseniz, İmamların yukarıda sıralanan ayetlerin aynısını Arapça, Yüksek Sesle + Arapçanın peşine (Bu kısım yeni) İbranice, Türkçe, Farsça vb. her millete göre yüksek sesle ayetlerin okunmasını sağlamak tüm yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
İmam 1. rekatta Arapça Yüksek Sesle ve Ana Dilde Yüksek Sesle
Fatiha
İsra 110
İsra 3
Saffat 83
Enbiyâ 51-54
Enbiyâ 68-69
Bakara 124-129
Hac 26,27,28,28,29
Enbiyâ 72
Bakara 132,133
Nahl 120,121,122,123120,121,122,123
Enam 161,162,163
Bakara 136
2. Rekatta İmam Arapça Yüksek Sesle ve Ana Dilde Yüksek Sesle
3. Rekatta İmam Arapça Yüksek Sesle ve Ana Dilde Yüksek Sesle ,
Ali-İmran﴾33-62﴿
Nisa 171,172
Maide 15,16
Maide 19
Ankebut 46,47
Bakara 2,3,4
4. Rekatta İmam Arapça Yüksek Sesle ve Ana Dilde Yüksek Sesle ,
Hadid 4
Rum 21,22
Enam 108
Zariyat 56,57,58
Rahman 14,15,16
Cin 1,2,3,4,5
Ahkaf 29,30,31
Ali-İmran 94,95,96,97
Hac 77,78
Yusuf 2(
İbrahim 4
Fussulet 44
Enfal 21,22
Enam 92
Namazda otururken Bakara 255
Sizden ricam sadece doğruluğunu kontrol etmeniz ve çözüm önerimin ilgili yetkililere iletilmesini sağlamanız olacaktır.
Üzgünüm ama hepimizi kandırmışlar.Dünyayı doğru ile daha iyi bir yer yapalım, Sadece Doğru ile.
Bu tüm ulusların sorunudur, Tüm ülkelerin gerçeği bilmeye hakkı vardır. Kudüs, Afganistan, Somali ve dünyadaki tüm çatışmaları iyileştirmeye yardım edebilir misiniz?
Paylaştığım bilgilerin doğruluğunu kontrol etmek amacıyla uluslararası bir mahkemenin açılmasını ve ilgili tüm din ve devlet görevlilerinin katılımını sağlayarak sürecin başlatılmasına destek ve katılımınızı rica ediyorum.
Cihad hakkında bilinen yanlışlar ; Peygamberin görevi sadece Tebliğdir ve Hz. Muhammed bu Tebliği 1400 sene önce yapmıştır,
Eğer seninle tartışmaya girerlerse, de ki: “Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim ettim.” Ehl-i kitaba ve ümmîlere, “Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?” de! Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse, sana düşen yalnızca bildirimde bulunmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.”(Ali-İmran 20 )
(Ey resulüm!) Buna rağmen eğer onlar senden yüz çevirirlerse artık sana düşen, sadece açık seçik duyurmaktır.( Nahl 82 )
Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, bil ki biz seni onların üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Şu bir gerçek ki, biz insana rahmetimizi tattırdığımız zaman ona sevinir; yapıp ettiklerinden ötürü başlarına bir fenalık geliverse, o zaman da insan pek nankör olur.( Şûrâ 48 )
Müşrikler dediler ki: “Allah isteseydi ne biz ne de atalarımız O’ndan başkasına tapardık. Hiçbir şeyi O’na rağmen haram da saymazdık.” Onlardan öncekiler de işte böyle davranmışlardı. Peygamberlerin görevi açık seçik tebliğden başka bir şey değildir.( Nahl 35 )
“Eğer (gerçeği) yalanlamaya kalkışırsanız, bilesiniz ki sizden önceki nice topluluklar da böyle yalanlamalarda bulundular. Elçinin görevi açık bir tebliğden ibarettir.”( Ankebût 18 )
Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin. Sırt çevirirseniz bilin ki elçimizin görevi açık bir tebliğden ibarettir.( Tegâbün 12 )
﴿Onlara haber verdiğimiz azabın bir kısmını sana ister gösterelim, ister (bundan önce) seni vefat ettirelim, senin görevin sadece tebliğ etmektir; hesaba çekmek bize aittir.( Ra'd 40 )
Kabede ki putperstlerin tebliğ sonrası , oradan çıkmayanlara karşı yapılan savaş cihaddır.
Ve Ehli kitaptan ,Hz. İbrahime sahip çıkmayan ve putperestin yanında olana kaşrı;
Allah, Ehl-i kitap’tan onlara destek verenleri kalelerinden indirdi,
kalplerine korku saldı; artık onların bir kısmını öldürüyorsunuz, bir kısmını da esir alıyorsunuz.(Ahzâb 26 )
Ehl-i kitap’tan inkâr edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur.
Siz onların çıkacaklarına ihtimal vermemiştiniz.
Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’a karşı koruyacağını sanmışlardı.
Ama Allah’ın azabı hiç beklemedikleri bir yerden geliverdi; Allah yüreklerine korku düşürdü;
öyle ki evlerini hem kendi elleriyle hem de müminlerin elleriyle yıkıyorlardı.
O halde ibret alın, ey akıl sahipleri!( Haşr 2 )
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve eğlence konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Eğer müminseniz Allah’tan korkun.( Maide 57 )
Sonuç
(Muhammed!) Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları denetleyici olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.( Maide 48 )
Onlar arasından ilimde derinleşmiş olanlarla müminler -ki bunlar sana indirilene ve senden önce indirilmiş olana iman ederler- namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve âhiret gününe inananlar başkadır. İşte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz.(Nisa 162 )
Ehl-i kitap’tan öyleleri vardır ki hem Allah’a hem size indirilene hem de kendilerine indirilmiş olana inanırlar, Allah’a karşı saygı duyup Allah’ın âyetlerini az bir pahaya değişmezler. İşte onların rableri katında mükâfatları vardır. Şüphesiz Allah hesap görmekte çok çabuktur.(Ali-İmran 199 )
Hepsi bir değildir: Ehl-i kitap’tan öyle bir topluluk var ki, geceleri ibadete durup Allah’ın âyetlerini okur, secdeye kapanırlar.(Ali-İmran 113 )
Bunlar Allah’a ve âhiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten menederler ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar iyi kimselerdendir.(Ali-İmran 114 )
Ne hayır yaparlarsa bilsinler ki karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah kötülükten sakınanları bilir.(Ali-İmran 115 )
Şüphesiz, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbiîler’den de
Allah’a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır.
Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler.(Bakara 62 )
﴾133)Yoksa Ya‘kūb son nefesini verirken siz orada mıydınız? O sırada Ya‘kūb oğullarına, “Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?” demiş; onlar da “Senin, ataların İbrâhim, İsmâil ve İshak’ın ilâhı olan tek Tanrı’ya kulluk edeceğiz; biz sadece O’na teslim olduk.” demişlerdi.
Kudüs, Afganistan, Somali ve tüm dünyadaki çatışmaları 10 dakikada iyileştirebilirsiniz, çünkü çatışmaların çoğu din kaynaklı ve malasef Müslümanların %90'dan fazlası Kuran'da ne yazdığını bilmiyor.
Çünkü Kur'an-ı Kerim 23 yılda tamamlanmıştır ve mevcut Kur'an ayetleri Tevrat ve İncil gibi ayetleri sıralı bir halde bir kitap değildir.
Kuran ayetlerinin geliş sebeplerinden birisi, Yahudi ve Hristiyanlar'ın Hz. İsa hakkında ayrılığa düşülen konuya açıklık getirmektir. Yüce Allah, Hz. İsa konusunda ayrılığı düşülen konu için Melek Cebrail (A.S) aracılığı ile ,Hz. Muhammed üzerinden Yahudi ve Hristiyanlar ile konuşmuştur. Ne Yahudiler, ne Hristiyanlar ne de şimdiki Müslümanlar bunun gerçeğin farkında değil.
Anadili Arapça olan Müslümanlar Kuran'ı karışık sıralama ile okuyorlar. Ana dilinde okusan bile anlamak neredeyse imkansız.
Türkiye, Pakistan, İran gibi diğer milletler arapçaya saygıyı Yüce Allah'a saygı olduğunu zannediyorlar.Onun için ne tebliğ edildiğini bilmiyorlar.
Hepimizi kandırmışlar ve bunu çok temel bir kaç soru ile ispat edebilirim.
Sizden ricam aşağıdaki soruları Önce kendinize sonra etrafınızdaki hocalarımıza sormanız olacaktır;
Soru 1: Hz. Muhammed ne Tebliğ etmiştir?
a)Hz. Muhammed tüm insanlığı Allah'a ve Kur'an a davet etmiştir.
b)Hz. Muhammed tüm insanlığı Allah'a ve Kur'an a, Hz. İbrahim'in dini ile Yahudilerin hükümlerini Tevrat ile , Hristiyanların Tevrat ve İncil ile vermelerini belirterek davet etmiştir.
c)......................
Soru 2: Dinimiz İslam Hz. Muhammed'in dini mi dir? Hz. İbrahim'in dini mi dir?
a)Hz. Muhammed'in dinidir.
b)Hz. İbrahim 'in dinidir.
c)......................
Soru 3: Kur'an ı anlasak tabiki iyi ama anlamadan okumak ta dinlemek te sevap mıdır? Arapçaya saygı Allah'ın bize emri midir?
a)Evet, biz böyle gördük ve kabul etik, bu şekilde korunması en doğru olanıdır.
b)Hayır, Yüce Allah Kur'an da, orada yaşıyanlar Arap'tı, onun için Arap elçi ve Arapça kitap gönderdik, göndermeseydik ,biz kitabından bir şey anlamadık derlerdi.Anlamadan ayetleri taşıyan Allah'ın en değersiz gördüğü varlıktır.
c)......................
Soru 4:Anlamadan okumanın ve dinlemenin de sevap ve saygı olduğunu anlatan ayet numaralarını yazabilir misiniz?
Cevap:......................
Soru 5:
Tek ve son doğru kitap Kur'an dır ve diğer kitaplar değiştirildiği için Kur'an gelmiştir.Ehli Kitabın Müslüman olması için Kur'an a tabi olması gerekir.
a)Doğru, diğer kitaplar değiştirildiği için son kitaba uymaları gerekir.Diğer kitapların hükmü yok sayılmaktadır.
b)Yanlış, Kur'an kendisinden öncekileri doğrulayıcı kitaptır. Tevrat'a tabi olanlar hükümlerini Tevrat'tan , İncil'e tabi olanların hükümlerini İncil'den vermeleri gerekir.Herkesin secde ve rukusu sadece Alemlerin Rabbi Yüce Allah için olmalıdır.
c)......................
Soru 6:
Kur'anın tek doğru kitap diğerlerinin değiştirilmiş olduğu yazan ayet numaralarını yazabilirmisiniz?
Cevap:......................
Soru 7: Namaz,Hac ve tavaf; Hz. Muhammed'in İbadeti midir?
a) Evet , Namaz,Hac ve tavaf; Hz. Muhammed ile gelen İbadetlerdir.
b)Hayır.Namaz,Hac ve tavaf; Hz. İbrahim ile gelen İbadetidir.
c)......................
Soru 8) İsrailoğullarına yapılan tebliğ nedir?
a)Tevrat zamanla değişmiştir. Kur'an a ve Hz. Muhammed'de tabi olun ki doğru yolu bulasınız.Dünyada iyilik için yarışın ve sadece Alemlerin Rabbine Secde ve Ruku edin.
b)İlk tebliğ İsrailoğullarınadır.Yahudilere ,Hristiyanlar ile Hz. İsa hakkında anlaşmazlık ile ilgili konu için açıklık getirmek için gönderilmiştir.Yapılan tebliğ: Hz. İbrahim'in dinine tabi olun , hükmünüzü Tevrat'tan verin , dünyada iyilik için yarışın ve sadece Alemlerin Rabbine Secde ve Ruku edindir.
c)......................
Soru 9) Hristiyanlara yapılan tebliğ nedir?
a)Tevrat ve İncil zamanla değişmiştir.Kur'an a ve Hz. Muhammed'de tabi olun ki doğru yolu bulasınız.Dünyada iyilik için yarışın ve sadece Alemlerin Rabbine Secde ve Ruku edin.
b)Yahudiler ile Hz. İsa hakkında anlaşmazlık ile ilgili konu açıklık getirmek için gönderilmiştir.Dinde aşırıya gitmeyin, Hz. İbrahim'in dinine tabi olun , hükmünüzü Tevrat ve İncil'den verin , dünyada iyilik için yarışın ve sadece Alemlerin Rabbine Secde ve Ruku edin.
c)......................
Cevaplar:
Şuan dünyada ki Müslümanların ,Yahudilerin ve Hristiyanların %90'ından fazlasının cevabı (a) seçeneği ,Ama Kur'an 'a göre olması gereken ,tüm cevaplar ( b ) Lütfen testi etranızda ki kişilerde de deneyin ve Allah Rızası için aşağıdaki ayetleri okuyun (ayrıca 1.bölümde yazan ayetleri okumak için buraya TIKLAYINIZ ), testi başka kişilerde de tekralayın ve doğru cevap yüzdesini kontrol edin.1 senedir başvurmadığım kurum kalmadı,üzgünüm ama 1 bilen bile çıkmadı.
TrueinFaith.net, Kuranadavet.com , Sadece Doğruluğunu kontrol edilmesini rica ederim